4 Haziran 2013 Salı

Bir Ağaç, KALAS Değildir.. Necati ÇAVDAR

Bir Ağaç, KALAS Değildir.. 
O Bir Kanaat Önderi: Necati ÇAVDAR
Bir ağaç sadece ağaç; denilip geçilen bir şey değildir.
O, oksijendir.
O, barınaktır..
O, sığınaktır.
O, yeşildir.
O, toprağa tutunmadır.
O,  hasılı bir, can komple bir hayat..Bir alemdir.
Sen bir zamanların mağduru iken, zalim oluyorsun.
Gidip şu yaz başında yuvasında cıvıldaşarak ana bekleyen yavruların, yuvasını yıkıyorsun
Sen,  buldozerlerle kendine sığınan kurdun-kuşun, börtü –böceğin mekânını yerle bir ediyorsun.
Bir avuç vicdan sahibine, gestapo taburları gönderiyorsun..
Bu zulüm, değil de nedir…?
Sen iki ihtiyarın serinlemek için dibine çömeldiği, huzura  dinamit koyuyorsun..
Sen, evimin önünde yeşil var diye umutlanan ve onca para ödeyenlerin umudunu tüketiyorsun.
Sen; oralarda aşk, kavga, sevda, kin, umut, hülya her ne varsa yaşanmışların, hatıraların köküne kezzap döküyorsun.
Sen yüzyılların ortaya koyduğu bir yapıyı, kökünden sökerek tarihe meydan okuyorsun
Bunlara hakkın var mı?
Onu meydana getiren, onu diken…
Mevcut çevreyi; mekan, malzeme ve mimarisiyle ortaya koyanların eserine müdahaleye, hangi akıl ve hakla sahip oluyorsun.?
Evet, meri kanunlar belki sana bu hakkı verir. Fakat ilahi, tabiii ( şeri ) kanunlar bu hakkı sana vermez.
Yetkin ve sıfatın ne olursa olsun vermez.
Zira  o ağaca tüneyen  serçenin de,  başında ötüşen kumrunun da.. Karşıdaki avını gözleyen karganın da …
Dallarlında gezen karıncanın da..
Çevrede mülkü olup da ona bel bağlayanların, belki yüz yıllar sonra doğacak çocuklarının da..
Hiçbir ilgisi olmasa da  sadece bir kez geçerek birine merhaba diyenlerinde hakları var..
Sen yüzyıllar önce dikilen bir taşı, sütunu kaldırmaya hakkın yok ise Gezi parkını yada başka bir yapıyı  kazımaya hiç hakkın yok.
Ne yapacaksan git başka yerde yap.
Yapacaksan kazıyarak, yok ederek değil.
Yaşatarak, koruyarak çoğaltarak yap..
Hatta mevsimine  dikkat ederek yap..
Tıpkı diktatör Kamal ağa gibi her şeyi silerek, kazıyarak yeniden inşa değil…
Var olanın üstüne koyarak, yaşatarak, paylaşarak, danışarak, ikna ederek inşa daha sağlıklı.
Daha önemlisi adaletle hükmederek, yapabilmek adamlık.
Kamu gücünü elene geçirip, gariban serçeye, birkaç çiçeğe savaş açmak neyin nesi…
Elbet, onunda KORUYUCUCUSU – GÖZETENi olduğunu nasıl unutursun…?
Akılla doğruyu bulamıyorsan..
Gerekirse karşına mazlumları,  hatta  daha zalimleri çıkararak dize getirir..
Güvendiğin en seçme zalimler, en seçme yağdanlıklar bile mazlumun karşısında mum olur, dize gelir.
Geldi de..
Dizi olmayan, karşısında senin en zalim makinen TOMAlar durdu. Hatta kaçtı.
Sen, masum istek ve insanların arkasına sığınarak meydana çıkan;   daha  zalim ve  pusuya yatmış leş kargalarından parti binalarını hele hele  ata mirası mabetleri korumaktan acizken, neden gidip masum ve mazlum..
Şu İstanbul sıcağında ağzını açmış, biraz serinlik uman kuşların yuvalarını bozarsın.?
Çünkü ağaç, sadece bir KALAS değil, başlı başına bir alemi barındırır..
Kimi  “kalaslar”,  taşa duyurduğumuz  çığlıkları duymadı, duyamadı..Ama kalpleri taşlaşıp akıldan, insaftan uzaklaşanların; heveslerine uyarak, egolarına, dünyevi güç ve saltanatlarına dayanarak ağacında bir canlı olduğunu unutup,  yemyeşil elbiseye büründüğü, çiçeğe, meyveye durduğu, yorgun bedenlerin altında gölgelendiği bir dönemde değil balta vurmak, onları buldozerlerle kökünden kazımak istediler.
Bir ağaç diye bakıp savaştığın alem; dar geldi, savaşı tüm ülkeye yaydın..
Evin sayılan partin tarumar edilip,  hak ile yeksan edildi, en kutsalın bildiğimiz mabedin çiğnendi/çiğnettin..!
Masum ve mazlumlara “Adaletle” yaklaşmayıp  memleketi,  meydanları; pusuda bekleyen anarşiste/anarşizme, sırtlanlara teslim ettin..
Ben burada ..
Sen ..
Zulümlerin zirve yaptığı..
Marip’de.. Kızıllıklar  ülkesinde…  Marakeş’de ..
Pön’ün mağruru Aniballar, Kartacalar bi şeyler hatırlatır mı..
Daha güzelini yapmak için bi Haziran günü Neron’un tümünü ateşe verdiği  Roma, Afrika kıyılarından görünür mü ..
Görebilen bulunur mu?
Bilmem..
Fakat;
Kukaların, kulların, bu gün  senden nemalanan , en kısa zamanda seni terk edecek olanlar SÜR dese de, akıl, vicdan..
En önemlisi; Maripten Maşrıka, bütün aleme,  halkın vicdanına  hükmeden, istediği zaman  Ebabilleri gönderen, senin zulmüne yeter ve  DUR diyor..
Zira o, yok etiğin yeşilin, ağacın, kuşun, kurdun sahibi var..     
Unutma ki, ağaç sadece bir KALAS değildir.
Hoş kalas olsa da nice işlere yarar, nicelerine barınak olur.
Anlayana…
04. Haziran 2013
Necati Çavdar